Pazartesi, Ağustos 28, 2006
Perşembe, Ağustos 24, 2006
mississippi boyunca seyahat
Bu yaz geçirdiğimiz en güzel günlerden ikisi Lake City'e (Gölşehir) yaptığımız gezi olsa gerek. Kısa fakat hoş bir gezi oldu. En iyisi fotoğraflarla anlatmak.
İlk olarak Stillwater'a (Durgun Su) uğradık. Tarihi köprüden geçerken tarihi bir arabaya rastladık. Burası Wisconsin sınırında. Daha önce Kaşif ile Esma'nin düğünü için gitmiştik.
Yol bounca nehrin bir doğu yakasına (Wisconsin) bir batı yakasına (Minnesota) geçip, dönemeçli yollarda küçük kasabalardan geçtik. Buralarda en yaygın araç pikap. Hatta çocukların oynayıp zıpladığı şişme yatakların üstüne bile çıkmış :)
Bu gemilere tahıl yüklemede kullanılan bir tür vinçe benziyor. Arabayla geçerken çektik fotoğrafını, inip incelemedik.
Bunu da arabadan Ömer çekti. Mississippi kenarında Mister Sippi'nin kamp yeri!
Nehir kenarına mola vermek ve balıkta şansımızı denemek için indiğimizde Ömer küçük bir yaralı kuş buldu. Biraz sevip okşadıktan sonra, bir miktar ekmek kırıntısı ile kuşcağızı bir kenara koyup ayrılmak zor geldi.
Akşam üzeri Gölşehir'e vardık ve sakin gölde şişme botla yorgunluk attık.
Ertesi gün sabah erkenden iskeleye gidip balık tutmak için epeyi sabır gösterdik ama nafile. Zafer, eve eliboş geldiğimizi duyunca "bu bir rekor" diye bize takıldı.
İki hafta sonra Zafer ve Rochester'dan Tanvir ve diğer birkaç arkadaş yine iskelede buluştuk. Bu sefer şansımız yaver gitti. Hem biz 3-5 balık tuttuk hem de onlar "bize burası yakın, her zaman geliyoruz" diyerek bize epeyce balık verince eve bir düzine balıkla döndük. Allah bereket versin.
Salı, Ağustos 22, 2006
balık
Yazın bir başka değişmez aktivitesi ise balıkçılık. (Burada kışın buz tutmuş göller üzerinde balık tutmak da çok yaygın gerçi.) Biz de çocuklarla önce bir baraja gittik balık tutmak için. Ben öküzbaş (bullhead) denilen, pek tadı olmayan bir balık tuttum sadece, onu da saldık ve eliboş geldik eve. Daha sonra bir göle (Independence Lake) gittik. Akşam üzeri yarım saat kadar ancak kalabildik. Sivrisinekler rahat bırakmadı. Bu arada Muhammed bir Mavi Solungaç (Bluegill - Türkçe'deki adını bilmediğim için İngilizce'den tercüme ediyorum) balığı tuttu. Ömer ise her zaman olduğu gibi bir büyük (!) balık kaçırdı :(
panayır
Yazın değişmez aktivitelerinden biri eyalet fuarları. Türkiye'de yörenin meşhur ürünlerini tanıtmak için genellikle şehir fuarları ürün adıyla anılırlar. Isparta'nın Halı ve Gül Fuarı gibi. Burada hem eyalet fuarı düzenleniyor, hem de şehirlerin panayırları oluyor. Fuarlarda genellikle aktiviteler hayvancılık ve tarım üzerine. Panayırlarda ise gezici lunaparkların yanında yerel zanaatkarlar ve sosyal ve kültürel organizasyonlardan oluşan geçit töreni yapılıyor. Şehir güzeli seçimini unutmamak lazım.. bizzat şahit olmasak da :)
Bu arada lunaparklarda kazalar da eksik olmuyor değil. Yukarıdaki fotoğrafları Ali Erim Fridley panayırında çektikten bir kaç hafta sonra yakındaki bir şehirde bu dönerken altüst gelen dönme dolaptan iki genç düştü. Dolabın kapısını doğru dürüst kapatip, pimini takmamışlar.