new mexico

İş gezisine New Mexico'ya gittim. İlk gidişim.

Santa Fe şehri New Mexico'nun başkenti. Kuzey Amerika'daki en eski başkent olduğunu söylüyorlar. 300 yıllık. Bu başkent olarak. Yerleşim yeri olarak özellikle gelişmiş şehirsel yerleşim yeri olarak New Mexico'daki bir çok şehirin tarihi çok daha eskiye gidiyor. Navajo ve diğer yerliler (kızıl derili kabileleri) buralarda yerleşik düzene çok önceden geçmişler anlaşılan.



İspanyollar'la birlikte Katolik kilisesi de gelmiş. Yukarıdaki katedral, Cathedral Basilica of St. Francis of Assisi. Güney Amerika'da Katoliklik kuzeye göre daha baskın.



Katedralin kapısı.



Bunun ilk yerli "Azize" kadın olduğu söyleniyor.



Santa Fe, mimari yapısı olarak gayet güzel korunmuş. Turistik bir yer olarak sunuluyor, bir çok antik ve hediyelik eşya dükkanları ve müzeler var. Yukarıda görünen Amerikan Indian Sanat Müzesi Enstitüsü. Bu mimariye sahip bir çok bina var şehirde. Diğer modern binaların da 2-3 katın üzerine çıkmasına izin verilmemiş. Dolayısıyla şehrin sıcak, samimi bir havası var.



Müzenin önündeki sıra direkli kaldırım. Sadece müzenin değil, sıra dükkanların önü de böyle.



Müze kapalıydı, içeri giremedim. Ama pencereden çektiğim fotoğraf fena çıkmadı. Başımın gölgesi de cama yansımış.




Santa Fe eyaletin kültür ve idari merkezi, iş dünyası ise daha büyük şehir olan Albuquerque'de. Resmi rakamlara açıp bakmadım ama en büyük işveren askeriye ve ona iş yapan özel şirketler gibi. Büyük bir askeri hava üssü var. Atom bombasının geliştirildiği Los Alamos laboratuvarı da New Mexico'da.

Yukarıdaki fotoğrafı Albequerque'nın turistik eşyalar satılan Old Town (Eski Şehir) kısmında çektim. Dükkanların yanında, kaldırıma sergi açıp takı satıyorlar. Bu yerli görümünlü garibim de takıları orada hem yapıyor hem satıyordu. (Fotoğrafını çekerken nedense hicab duydum)



Bölgede uzun süredir var olan monopolisine rağmen Katoliklik yerliler üzerinde pek etkili değil gibi. Albuquerque'de 3000 kadar müslüman yaşıyor. Kubbeli, minareli güzel bir cami yapmışlar masallah. İşi bilen birilerinin başı çektiği belli; gayet kaliteli malzeme kullanmışlar, dış görünümü de, içerideki halı da, tuvaletler ve abdest yerleri de gayet güzel. İnşallah hayırlara vesile olur.



Caminin girişi. Piknik masaları cumalardan sonra doluyordur muhakkak.



Bu fotoğrafı çektiğim yere Turkuaz Geçidi deniyor. Kiremit ve turkuaz renkleri hakim zaten bütün eyalette. Etrafta gezerken, turkuaz taşlı takılar, vazolar, kıyafetler bana Antalya Side'nin dar sokaklı çarşılarını hatırlattı. Bir yerlerden bir bağlantı var canım.




Minnesota'ya göller bölgesi deniliyor. Eve dönerken uçaktan çektiğim bu fotoğraf bu civardaki göllerin ne kadar çok ve birbirine yakın olduğunu gösteriyor. Her ne kadar karlı ve donmuş olsalar da.

üç silahşörler

Yusuf ve Şuayb ikiz kardeşler. Ömer'in yakın arkadaşları. Yusuf çok hareketli ve pratik zeka. Şuayb sakin ve analitik zeka. Ömer de ikisinin arasında. Birbirlerini iyi tamamlıyorlar. Güle oynaya hayırlı birer insan olarak büyürler inşallah.