hsr
2002'den bu yana her yıl çocuklarla lego robot yarışmasına katılıp epeyce ödül aldık. Bu yıl, Ali Erim ve arkadaşları liselerarası yarışmaya (High School Robotics- HSR) katılmak istediler. Bana "sen bizi kaydettir, gerisini biz hallederiz" dediler.
Biz takımı kaydettirdik ve onlar hemen her hafta toplandılar toplanmasına ama bu her gün değişen ve gelişen (?) genç halleriyle bir türlü disiplini tutturamadılar ve sonunda geçen hafta yapılan turnuvada dereceye giremeden eve döndüler.
Lego yarışmalarında robotun performansı toplam puanın %25'ini oluşturuyor. Geri kalan kısmı araştırma, dizayn ve takım dayanışması üzerinden veriliyor. HSR ise gerçek hayata daha yakın: Toplam puanın %65'den fazlası robotun performansına bağlı. Yani ne kadar uğraştığınıza değil, ne ürettiğinize bakılıyor. Tabii, uğraşmadan, düzenli, planlı bir şekilde çalışmadan, takım dayanışması olmadan üretilmiyor. Umarım çocuklar bu yılki sonuçtan bu dersi alırlar.
Takım olarak pek başarılı olamadılar ama bireysel olarak yine de epeyce şey öğrendiler. Mesela, Muhammed yeni programlama dillerini denedi. C'ye benzer NQC (Not Quite C) ve Robot C'de programlar yazdı. Ali Erim robotun yarışmada en çok kullandıkları parçasını yaptı. En önemlisi de takım kaptanı Zübeyr'den kaptanlık nasıl yapılır görmüş oldular. Zübeyr (11. sınıfta, lise 3) her şeye rağmen başarılı idi maşallah. Olgun tavrıyla turnuvada da göz doldurdu ve "Genç Eğitmen Ödülü" (Young Mentor Award) aldı. Yani takım tamamen eli boş gelmedi yine de.
Ödülü verecekleri kişiyi seçerken hakimler adayları sorgulamaya alıyorlar. Orada Zübeyr, 5 yıldır hem kendisinden çok küçük (4. sınıf çocuklarını), hem de kendi yaşıtı takımları eğittiğini söylemiş. Aradaki farkı sorduklarında, Zübeyr, küçüklerin daha yaratıcı olduğunu, büyüklerin aldıkları eğitimle belli bir şekilde düşünmeye şartlandırıldıklarını söylemiş. Bu cevap hakimleri çok etkilemiş olmalı ki ödül töreninde Zübeyr'in adını anons ettiklerinde bunu da söylemeden geçmediler.
Bu yılki yarışmanın teması nano teknoloji idi. Bu konuda bilgi almak için üniversiteye gidip kimya ve elektronik malzeme laboratuvarlarını ziyaret ettik.
Takımla birlikte Ömer de geldi laboratuvara ve profesörlerin anlattıklarını ilgiyle dinledi.
Temiz Oda (Clean Room) kıyafetleriyle tanınmaz oluyorlar. Ayakta soldan: Bilal, Ali Erim, Cüneyd, ve Samara. Oturanlar: Zübeyr ve Muhammed.
Pit Table. Bunu "İnce Ayar Masası" diye tercüme etmek yanlış olmaz sanırım.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home